top of page
Nilay Yıldızay

COTARD SENDROMU

Yürüyen Ceset Sendromu olarak da bilinen Cotard Sendromu (CS), kişinin kendi varlığını veya vücut parçalarının varlığını inkar ettiği, çeşitli nöropsikiyatrik tanılarla ilişkili olduğu bilinen ve nadir görülen bir hastalıktır. Bu hastalık, 1880 yılında Fransız nörolog ve psikiyatrist Jules Cotard’ın hastalığı tanımlaması ile Cotard ismini almıştır. Cotard, bu bozukluğun (1) melankolik kaygı; (2) lanetlenme veya ele geçirilme sanrıları; (3) intihar düşüncelerine ve kasıtlı kendine zarar verme eğilimi; (4) analjezi (bilinç kaybı olmadığı halde ağrı hissinin oluşmaması); (5) çeşitli organların, tüm bedenin, ruhun, tanrısallığın vb. yokluğuna veya harap olduğuna dair hipokondriyak düşünceler; (6) ölümsüzlük veya ölememe fikri ile karakterize edilen yeni bir tür depresyon olabileceğini formüle etti. Bu sendrom, DSM-5'te veya ICD-10'da yer almamaktadır. DSM-5'te nihilist sanrılar, psikotik özellikler gösteren bir depresif dönem içindeki duygudurumla uyumlu sanrılar olarak kategorize edilir. Bununla birlikte, Cotard fenomeninin benzersiz bir ruhsal bozukluk, ayrı bir sendrom (depresyon, psikoz, organik durumlar vb. gibi bir dizi durumla ilişkili) ya da yalnızca psikiyatrik bir semptom olup olmadığı sorusu yanıtsız kalmaktadır. 2007 yılında yapılan araştırmalar sonucunda bu sendromun ortalama başlangıç yaşının ise 47,7 olduğu görülmüştür.

Cotard genellikle psikiyatrik bir sendrom olarak tanımlanırken, yayınlanan araştırmalar önceden var olan bir nörolojik hastalık ile arasında güçlü bir ilişki olduğunu göstermiştir. Nörolojik bozukluklar arasında CS, inme, beyin tümörleri, epilepsi, travmatik beyin hasarı, migren, beyin kanamasında tanımlanmıştır. Bunun yanında sendrom genellikle psikotik durumlar ve diğer zihinsel bozukluklarla birlikte de ortaya çıkabilmektedir. Ağırlıklı olarak psikotik semptomları olan majör depresyon bağlamında tanımlanan sendrom, şizofreni, bipolar bozukluk ve duyarsızlaşma bozukluğu (depersonalizasyon) ile ilişkilidir.

Sendromdan mustarip bir kişide, belirgin bir şekilde muhakemede bozukluklar görülebilir. Kişi, kendine ve/veya başkalarına yönelik yıkıcı davranışlarda (intihar ve intihar girişimi dahil) bulunabilir. Bu nedenle CS, adli ve ölümcül sonuçlarla ilişkilendirilmektedir. Örneğin, paranoid şizofreni teşhisi konan 32 yaşındaki bir erkek hasta, yıllar önce bir gölde boğulduğu için öldüğünü bildirmiş ve cep telefonlarından yayılan radyasyonla bir zombi olarak yeniden canlandırıldığını söylemiştir. Hastanın tekrarlayan agresif davranış sergilemesinden sonra hastaneye yatış gerekli hale gelmiştir. Hasta, şiddetli davranışının gerekçesi olarak kendisinin ve herkesin zombi olduğu inancını defalarca kullanmıştır. Bu vaka, CS’nin adli ve ölümcül sonuçlarla ilişkilendirilebileceğine dair bir örnektir. Buna ek olarak bazı hastalar ölü olduklarını düşündükleri ve buna inandıkları için yiyeceğe ihtiyaçları olmadığını düşünürler ve bazen hayati tehlikeye sebep olacak derecede önemli kilo kaybı yaşarlar. Bütün bunlar, sendromun diğer sanrılı temalarıyla bağlantılı olarak, zorunlu bir hastaneye yatışı gerektirebilir. ( Cibriani ve diğerleri, 2019).

Bunun yanı sıra, yapılan araştırmalar Cotard Sendromu’nun, demans hastalarında da ortaya çıkabildiğini göstermektedir.. Bu duruma ise Conchiglia ve diğerlerinin (2008), anlattığı bir vakayı örnek verebiliriz. Alzheimer hastalığından (AD) muzdarip bir kadın olan Bayan RC bir süre nefes almada güçlük ve karın ağrısı gibi sürekli hipokondriyak şikayetlere sahipmiş. Ağrı, hastada kalıcı anoreksi geliştirmiş. Daha sonra bu semptomatolojiyi, belirgin bir kaygı durumuyla bağlantılı olarak iç organlarını kaybettiği inancı takip etmiş. Bu noktada, hastanın ölü olduğu farkındalığı üzerinde durup detaylandırdığı söylenebilir.. Demanslı hastaları içeren CS vakaları oldukça seyrek olarak bildirilmektedir. Fakat klinisyenler, bu durumun doğasında var olan potansiyel yüksek riske karşı uyanık olmalıdırlar.

Literatürde net bilgiler var olmasa da, tedavide bazı ilaçların (antidepresan, antipsikotik vb.) etkili olduğu görülmüştür. İlaç tedavisinin yanı sıra, çalışmaların önemli bir kısmı tedaviye dirençli vakalarda bile CS için en etkili tedavinin EKT (elektro konvulsif tedavi) olduğu konusunda hemfikirdir. CS hakkındaki literatürün kesinlikle sistematik olmadığı göz önüne alındığında, bu sendrom için daha etkili tedavilerden bahsetmek zordur. Bütün bunlara ek olarak, çalışmalar ayrıca sanrılar için bilişsel-davranışçı terapi (CBT) tekniklerinin tedavide etkili bir rol oynayabileceğine dikkat çekmiştir.

Referanslar


-Carmine Tomasetti, Alessandro Valchera, Michele Fornaro, Federica Vellante, Laura Orsolini, Alessandro Carano, Antonio Ventriglio, Massimo Di Giannantonio & Domenico De Berardis (2020): The ‘dead man walking’ disorder: an update on Cotard’s syndrome, International Review of Psychiatry, DOI: 10.1080/09540261.2020.1769881

-Gabriele Cipriani, Angelo Nuti, Sabrina Danti, Lucia Picchi & Mario Di Fiorino (2019) ‘I am dead’: Cotard syndrome and dementia, International Journal of Psychiatry in Clinical Practice, 23:2, 149-156, DOI: 10.1080/13651501.2018.1529248



12 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page