Tek dilli insanlar çoğu zaman çift dil konuşucularının her şeyi iki dilde yaptığını ve yapabileceğini düşünürler. Bu bir yanılgıdır. Her şeyi iki dilde yapmaktansa, çoğu iki dilli hayatlarının bazı kısımlarını bir dilde (örneğin okul) ve başka kısımlarını diğer dilde yaşarlar (ev ve topluluk). Bazen dil, kimliği etkiler. Kimlik, bir insanın kim olduğu hakkındaki fikridir. İki dil konuşucularının kişilik ve tavırlarını değiştiren muhtemelen dilin kendisi değil, aynı zamanda bir topluluk olmanın simgesidir. Belirli bir bağlamda belirli bir dili konuşmayı seçerek iki dilliler kim olduklarını ve etrafındakilere göre nerede olduklarını ifade ederler.
İki Dillilik ve Asyalı Çocukların Duygusal ve Davranışsal Sağlığı
Asyalı ve Latin çocuklar, Amerika’da hızla artan ve artacağı öngörülen etnik gruplardır ve çoğunlukla evde İngilizce konuşmazlar. Daha önceki çalışmalar ikinci kuşak Asyalı gençlerin ailelerinden aldıkları dil mirasını korumalarının Latin gençlere göre daha düşük bir olasılık olduğunu göstermiştir. Ayrıca, Asyalı çocuklar diğer göçmen çocuklara göre daha iyi akademik başarılarından dolayı uzun zamandır ‘örnek azınlık grubu’ olarak görülmüştür. Ancak erken okul yılları sırasında Asyalı çocukların sağlık ve duygusal iyi oluşları hakkında çok fazla şey bilinmemektedir.
2010 yılında Amerika’da yürütülen bir çalışma, iki dilli olmanın Asyalı çocukların uzun vadeli duygusal iyi oluşlarını nasıl şekillendirdiğini ve iki dilliliğin nasıl politikacıların çocukların okuldaki başarısını destekleme girişimlerinde yararlanabileceği bir kaynak olabileceğini incelemiştir. Çalışmaya ailesi Asya asıllı 1520, Amerika doğumlu hispanik olmayan 11.060 beyaz çocuk olmak üzere 12.580 çocuk katılmıştır. 1998-1999 okul yıllarında anaokuluna başlayan çocuklar, sekizinci sınıfa kadar izlenmiştir.
Davranış problemleri, öğretmenler tarafından rapor edilen verilerden alınmıştır ve bunlar dışsallaştırma (tartışma, kavga etme, sinirlenme, dürtüsel hareket etme ve yapılan etkinlikleri aksatma sıklığı) ve içselleştirme (belirgin kaygı, yalnızlık, düşük benlik saygısı ve üzgünlük) davranışlarıdır.
Sonuçlar
Sonuçlar, İngilizce hariç bir dil konuşan çoğu Asyalı çocuğun davranışsal olarak beyaz ve tek dili İngilizce olan akranları kadar iyi, hatta daha iyi olduğunu göstermiştir. Akıcı olarak iki dil konuşan çocukların ve İngilizce olamayan dili daha baskın olan iki dilli çocukların beşinci sınıfa geldiklerinde en düşük seviyede içselleştirme ve dışsallaştırma davranışlarına sahip olduğu görülmüştür. İngilizce dili baskın iki dilli çocukların ve beyaz, sadece İngilizce konuşan çocukların benzer davranışsal ve duygusal iyi olmuş seviyelerinin olduğu ortaya koyulmuştur. Ancak dili İngilizce olmayan ve tek dilli çocuklar, beşinci sınıfa geldiklerinde en yüksek problemleri seviyelerine sahiptir.
İngilizce konuşmayan tek dilli çocukların daha dezavantajlı okul ve ailevi özelliklere sahip olduğu açık olsa da bu faktörlerin çoğunun çalışmanın sonucu üzerindeki etkisi kontrol edilmiştir. Bu da olumsuz sonuçlara bu çocukların iki dilli olmasının sebebi olduğunu ortaya koymuştur. Bilakis, iki dilli gruplar en olumlu sonuçlara sahiptir. Bu, okul ortamında İngilizce ile ilgili problem yaşamalarına ek olarak iki dilli çocukların ailelerindeki etnik topluluklarında kültürel kaynaklardan ekstra fayda elde ettiği göz önüne alındığında şaşırtıcı değildir. İki kültürü yakından anlama becerisi aynı zamanda çocukların farklılıklara değer vermesine ve öğretmen ve akranlarıyla iyi geçinmesine yardım edebilir.
Önceki araştırmalar, ebeveynlerinin dilini konuşabilmenin aile-çocuk ilişkisini göçmen ergenlerin benlik saygısı ve ruh sağlığını geliştirdiğini göstermiştir. Bu çalışmada ise erken okul yılları sırasında iki dillik ve davranışsal ve duygusal iyi oluş sırasında doğrudan bir bağlantı kurmuştur. Özellikle, baskın dili İngilizce olmayan iki dilli çocuklar İngilizce baskın dili olan iki dilli çocuklarla karşılaştırıldığında daha az içselleştirme ve dışsallaştırma davranışına sahiptir. Bu iki grubun sınıflandırılması bu sonucu etkilemiş olabilir. Baskın dili İngilizce olmayan iki dilli çocuklar bazen, sık sık ya da çok sıklıkla ailesinin dilini ailesiyle konuşan ve anaokulunda değil, birinci sınıfın başında İngilizce de iyi olan çocuklara olarak tanımlanmıştır. Bu da bu çocukların ingilizceyi, akıcı konuşan iki dilli çocuklardan daha az kullandıklarını ancak İngilizce olmayan dillerindeki yeterliliklerinin benzer olabileceğini gösterir. Bunun aksine, baskın dili İngilizce olan çocuklar okula başladıklarında yeterli İngilizceye sahiptir ancak ailelerinin dillerini sadece bazen kullanmışlardır. Bu da İngilizce olmayan dillerini, baskın dili İngilizce olmayan iki dilli çocuklardan saha az akıcı konuştuklarını gösteri. Öyleyse bu, sonuçlar iki dil konuşmanın aile -çocuk ilişkisini ve çocukların iyi oluşlarını güçlendirdiği varsayımını destekler niteliktedir.
Sonuçlar, aile geçmişinin çocukların gelişimsel deneyimlerini ve gidişatlarını şekillendirmede önemli bir rol oynadığını desteklese de özelikle İngilizceyi sonradan öğrenen, hisleri ve hareketleri öğretmenleri ve akranlarından aldıkları geribildirimlerden etkilenen çocuklar için okul ortamı da açıkça önemlidir. İki dilli olmanın birçok duygusal ve davranışsal yararı vardır ve ebeveynler çocuklarıyla ana dillerini konuşmak için cesaretlendirilmelidir. Ayrıca, okullar sadece İngilizceyi değil, iki dilliliği beslemelidir. Tek dillik, özellikle İngilizce harici tek dillilik, erken okul yıllarında olumsuz davranışsal ve duygusal sonuçlar için bir risk faktörü gibi görünmektedir.
Kaynakça:
Han, W.-J., & Huang, C.-C. (2010). The forgotten treasure: Bilingualism and asian
children’s emotional and Behavioral Health. American Journal of Public Health, 100(5), 831–838. https://doi.org/10.2105/ajph.2009.174219
Kanno, Y. (2000). Bilingualism and Identity: The stories of Japanese returnees.
International Journal of Bilingual Education and Bilingualism, 3(1), 1–18. https://doi.org/10.1080/13670050008667697
Commentaires