BABA VE YENİDOĞAN ARASINDAKİ İLİŞKİ
Günümüzde annenin yenidoğan bakımındaki rolüne oldukça önem verilip inceleniyor fakat aynı durum babalar için geçerli değil. Babanın yenidoğan bakımındaki rolü ve önemine hala gereken ilgi gösterilmiyor. Babalar geçmişten gelen bir anlayışla yenidoğan bakımıyla ilişkilendirilmiyor. Fakat artık günümüz babalarını, y kuşağı ya da ‘millenials’ olarak adlandırılan bir nesil oluşturuyor. Bu kuşağa ayrıca dijital kuşak da deniliyor ve yeniliğe oldukça açık bir kuşak olarak biliniyor. Dolayısıyla baba rolünün değişiminin ve öneminin anlaşılmasının bu nesil için daha kolay olması bekleniyor.
Ailedeki kuvvetli bağların oluşumu ebeveyn ve yenidoğan arasındaki ilişkiye bağlı. Ebeveyn-çocuk bağlılığının oluşumu ilk defa ebeveyn rollerini üstelenen kişi ve ideal gelişim için hem fiziksel hem duygusal doygunluğa ihtiyaç duyan yeni doğan için oldukça önemli bir olgu. Ayrıca bir araştırmaya göre, bebeklerini besleyen babalar bağlanma davranışlarını en fazla gösteren babalardır. Bebek besleme gibi bakım faaliyetlerine katılmak baba-bebek bağı sürecinde önemli bir unsur olabilir.
Bu bağın kurulması çocuğun ileriki hayatı için de oldukça önem arz ediyor çünkü doğumundan beri babasından bakım gören çocukların hem fiziksel hem psikolojik gelişimleri gözle görülür şekilde yüksek. Baba ve çocuk arasında gelişen güçlü bağ sayesinde çocuk, stresli durumlarla daha iyi başa çıkıyor, daha iyi bir akademik performans ve daha güçlü bir sosyal gelişim gösteriyor.
Neonatal dönem yenidoğanın ilk dört haftadaki gelişimini yaşadığı döneme denir ve bir babanın yenidoğan çocuğuna bu dönemde vereceği erken bakımın tüm ailenin mutluluk seviyesi üzerinde oldukça büyük bir etkiye sahip olduğu bulunmuştur.
Feeley ve arkadaşları da, babaların yenidoğan yoğun bakım ünitesinde (neonatal intensive care unit) yatan yenidoğan bebekleriyle ilgilenmelerinin önündeki engeller ve kolaylaştırıcılar üzerine bir araştırma yaptı. Buna göre, hastanede yatış sırasında ebeveynler bebeklerinin birincil bakıcısı rolünü üstlenemezler. Bu özellikle babalar için oldukça stresli bir duruma dönüşüyor çünkü aynı zamanda hem işlerini hem eşlerini hem varsa diğer çocuklarını idare etmeye çalışıyor hem de bu sırada yenidoğan bebeklerine ilgi göstermeye çalışıyorlar. Feeley ve arkadaşları bu çalışmada Lamb’ın babalarının katılımının üç yönü fikrini benimsemiştir. Buna göre babaların katılımı şöyledir:
(1) etkileşim (doğrudan bakım verme),
(2) ulaşılabilirlik (mevcudiyet),
(3) sorumluluk (çocuğun bakımının sağlanması).
Babaların katılımı annelerinkinden farklı olsa da, yukarıda da bahsedildiği gibi, babalar, bebeklik döneminden itibaren çocuklarının sosyal, duygusal ve bilişsel gelişimlerine benzersiz ve önemli katkılar sağlamaktadır. Sağlıklı çocuklarda baba katılımının gelişmiş sosyal beceriler, bilişsel gelişim, kendine güven, keşif ve eğitim performansı ve daha az davranış sorunuyla ilişkili olduğu görülmüştür. Bu nedenle, babaların katılımının çocukların sağlıklı gelişimi için önemli olduğuna dair kanıtlar göz önüne alındığında, YYBÜ'de yatış sırasında katılımı kolaylaştıran veya engelleyen faktörlerin anlaşılması önemli olacaktır.
Anketlere göre, babalar YYBÜ'de bebeklerini ziyaret ediyor; ancak bu ziyaretler annelere göre daha az sıklıkta ve daha kısa sürelerle gerçekleşiyor. Daha sık ziyaret eden babaların bakım verme sürecine katılma olasılıkları da daha yüksek oluyor. Kanıtlar, neredeyse tüm babaların YYBÜ ziyareti sırasında dokunma, konuşma veya tutma gibi sosyal aktivitelere katıldığını, ancak annelerin %75'ine kıyasla yalnızca %20'sinin beslenme ve banyo yaptığını gösteriyor. Amerikalı ve Tayvanlı babalar üzerinde yapılan araştırmalar bu durumun taburculuktan sonra da devam ettiğini öne sürüyor. Eski YYBÜ bebeklerinin babaları, beslenme veya banyo gibi doğrudan bebek bakımı yerine ev işlerini yapmayı tercih ediyor ve hem ev işleri hem de bebek bakımıyla meşgul olan, hastaneye yatırılmamış bebeklerin babalarına kıyasla ev işlerini yapma olasılıkları çok daha yüksek.
Tayvanlı babalar genellikle rollerini bebeğin annesinin asistanı olarak tanımlıyor ve enfeksiyon korkusu ve bebeğin kırılganlığıyla ilgili endişeler nedeniyle çocuklarına dokunma konusunda isteksiz davranıyorlar. Çelişkili bir şekilde bebeğe dokunmak ve onu tutmak baba kimliği açısından özellikle dikkat çekici. YYBÜ'de yatırılması gereken bebeklerin babaları, bebeklerine dokunmadan, onları tutamadan veya fiziksel temas ya da göz teması kurmadan önce kendilerini baba gibi hissetmediklerini bildirmişlerdir.
Araştırmacılar ayrıca katılımın önündeki olası engeller hakkında da çıkarımlar yaptı ve bunlar hemşirelerin babaların rolü hakkındaki inançlarını, olgunlaşmamış bebekler için neyin stresli olduğuna ilişkin inançlarını (örneğin, hemşirelerin sosyal etkileşimin ve bebeğin ebeveynler tarafından ele alınmasının bebek için stresli olduğuna inanıp inanmadığı) ve babaların, hemşirelerin ve annelerin en iyi bakımı sağladığına dair inançlarını içeriyor.
Kanıtlar, desteğin olası bir katılım kolaylaştırıcısı olduğunu gösteriyor. İsrailli babalar üzerinde yapılan bir araştırma, genel olarak daha fazla desteğe sahip olan babaların YYBÜ'deki bebek bakımına daha fazla dahil olduklarını ortaya çıkardı.
Feeley ve arkadaşlarının çalışma sonuçları, bir dizi kişilerarası ve çevresel faktörün, YYBÜ sırasında babaların bebekleriyle ilgilenmesinde engel veya kolaylaştırıcı rol oynadığını göstermektedir. Babalar, bebeğin fiziksel özelliklerinin katılımlarını etkilediğini düşünüyorlar ve bu durum, bebeğe zarar verme korkusunun erkeklerin fiziksel temasa girmesini engellediğini tespit eden Tayvanlı babalar üzerinde yapılan bir çalışmayla kanıtlanıyor.
Bebekten alınan geri bildirim, katılımın şekillenmesinde rol oynuyor. Babaların bebeklerinden olumlu olarak gördükleri bildirimleri alması, onlar için önemli bir motivasyon kaynağı. Kanıtlar gösteriyor ki göz teması – en yaygın bebek geri bildirimi- YYBÜ babaları için oldukça önemli. Bebeklerinin yüzünün görüntüleri gösterilen annelerde, motivasyon ve davranışın güçlendirilmesiyle ilişkilendirilen dopaminerjik yolların arttığı gözlemlenmiştir. Bu nedenle bebekten gelen geri bildirim, babanın katılımı için biyolojik bir mekanizmayı harekete geçiriyor olabilir.
Bu çalışma sonunda engellerin ve kolaylaştırıcıların üç ana kategorisi belirlendi:
(1) bebek faktörleri (boyutu ve sağlık durumu, ikiz doğum ve bebek geribildirimi),
(2) kişilerarası faktörler (babalıkla ilgili ödüller ve tutum ve inançlar; aile yönetimi, önceki deneyimler) ve
(3) Yenidoğan yoğun bakım ünitesinin çevresel faktörleri (fiziksel ve sosyal).
Bu faktörler, bağlama bağlı olarak sıklıkla katılımın önünde bir engel veya kolaylaştırıcı olabilir.
Daha önce yapılan araştırmalarda, babaların çocuklarıyla iletişimde kişiliklerinin daha yumuşak, besleyici yanını geliştirdikleri bulunmuştur. Bulgular, babaların çocuklarıyla yalnız kaldıklarında daha derin bir temas kurduklarını gösteriyor. Bu, kadın çocuğu rahatlatmak ve onunla ilgilenmek için orada olduğunda erkeklerin çocuğa duygusal bağlanmayı ertelediğini gösteren daha önceki araştırmaları da doğruluyor.
Tüm araştırmalar sonucunda, babanın bebeğin erken dönemlerinde yanında bulunmasının aradaki bağı geliştirdiği sonucuna ulaşılıyor. Bu gelişmiş bağ ise çocuğun sonrakine hayatı için oldukça önemli. Fakat bu bağın kurulmasının önünde bazı engeller bulunuyor. Baba rol hakkındaki inançlar, neonatal dönem sırasındaki yoğun stres, babanın kendisini bazı sebeplerden ötürü tam olarak ‘baba’ hissedememesi bu engellerin içinde yer alıyor. Ancak, bu engeller aşılabilir nitelikte ve ‘millenials’ olarak adlandırılan günümüz babaları eskiye oranla yenilikler konusunda daha açık, daha özgüvenli ve daha cesur. Bu sayede bu bağın kurulumu artık çok daha kolay.
Kaynakça
Greenhalgh, R., Slade, P., & Spiby, H. (2000). Fathers' coping style, antenatal preparation, and experiences of labor and the postpartum. Birth, 27(3), 177-184.
Byrwa, A., Niziolek, I., Komarowska, M., Jamroch, A., & Jakubowska-Pietkiewicz, E. (2022). The newborn in the millennial family-a new perspective on the role of the father. Spoteczenstwo. Edukacja. Jezyk, 16.