HERKESİN Y’OLU

“Kalpten kalbe bir yol vardır görülmez. Gönülden gönüle gider, yol gizli gizli” diyor Neşet Ertaş. Bakıldığında birkaç kelime ama düşünüldüğünde birçok anlam içeriyor bu sözler. Bir başka türküsünde “Bir anadan dünyaya gelen yolcu” diyor üstat. Gelin! Biraz bu yolcudan, bu yolculuktan konuşalım. Bir anadan dünyaya geliyoruz. Peki, ne için? Yol yürümek için. İnsan doğumundan ölümüne bir yol üzerindedir. İnsan önce doğrulmayı öğrenir, doğrulacak ki emekleyebilsin. Sonrasında ise adım atmaya başlar. İlk adım, ardından düşmeyi getirir. İşte insan o anın değerini iyi bilmelidir. Bu hayattaki en önemli derslerden birisidir. Yürüyeceksin, ama düşeceksin. Sonra tekrar kalkacak, yürüyecek ve tekrar düşeceksin. Paulo Coelho’nun da dediği gibi “Hayatın sırrı, oysa, yedi kere düşüp, sekiz kere kalkmaktı”. Bazen insan düşmese bile yürüdüğü yol engellidir, eğimlidir, inişli ve çıkışlıdır. Eğer yolun tabiatını kabul edersek yola küsmeyiz ve yola devam ederiz. Yine üstadın dediği gibi “Hep yolcuyuz, böyle gelir gideriz. Dünya senin vatanın mı? Yurdun mu?”

Yolu yürürken başlıca unutulmaması gereken yolun sonu olduğudur. O halde sonu olan bir yolda sonumuz olacağını bilerek yürümek gerekir. Sonu olacağını bilerek yürümek nedir? Yolcu olmaktır. Yol, yolcuya aracıdır. Yolcu arayıştadır. Yolcu neyin arayışındadır? Kendini arayıştadır. İnsan kendini tanımak için yürür, kendini bulmak için adım atar. Yolcu, ben kimim? Ne amaçla yürüyorum? Nereye varmayı hedefliyorum? Ne istiyorum? Sorularını cevaplamak için yürür. Bu soruları cevaplayamayan, kendini tanımlayamayan insan, sevdikleri tarafından tanımlanır, toplum tarafından kullanılır. Neyi sevdiğini, neyi sevmediğini, neyi istediğini bilemez, içinde belirsizliğin huzursuzluğunu misafir eder. Çünkü yoldaki her düşüşünü kayıp olarak görür. Oysa her düşüş, bize bir şeyler katar. İnsan kaybetmez, öğrenir. Kendine dair, hayata dair, insana dair hep bir öğrenme ve gelişme içerisindedir. İnsan yolda olur, yolda olgunlaşır. İnsan doğunca olmaz, oldukça yeniden doğar. Peki olmak için yol nasıl yürünür? Sevgiyle. Seven insan, yolu da, yoldaki taşı da, yolda karşılaştığı yolcuları da sever. Herkesin bir yol yürüdüğünü bilir. Yolcuların içinde iyi niyetlisini de gözetir, kötü niyetlisini de. Bu yoldur nihayetinde, yolculukta dikkat etmek gerekir. Kimi gelir senden bir şeyler çalmak ister, kimi gelir senden seni etmek ister. Bir başkası gelir sana senden çalınanın daha iyisini verir, bir diğeri gelir kaybettiğin yanına şifa olur. Yolda olan şeyler yolcudan olur. Yolun suçu ne? Yol bu, taşı da var, çimeni de, yokuşu da var düzü de. İnsan yolunu iyi seçmeli, yoldaşlarını yolu bilmeyenlerden ayırt etmeli. En nihayetinde yol, olmak isteyenle yürünmeli, kalmak isteyenle değil. Yolcunun pusulası kutup yıldızıdır. Kutup yıldızı yolcuyu aydınlatır, yolcu da aydınlığıyla yolu aydınlatır. Kutup yıldızı, sevgidir. İnsan sevgiyle aydınlanır. Sevgiyle aydınlananların gönülden gönüle bir yolu vardır. Ancak bu yol aşikardır. Sevgi o kadar güçlüdür ki gizlenemez, kendini açık eder. Gizli gizli sevmemeli insan. Sevgiyle bakmalı, sevgiyle yürümeli, sevgiyle iyileşmeli, iyileştirmeli.

Y’ol Psikoloji bir yolculuğun hikayesidir. Dünyada yaşamış ve yaşayan milyarlarca insan gibi kendi küçük yolculuğumuzun içindeyiz. Heybelerimizde iyiliği, sevgiyi ve birliği taşıyoruz. Bizler aynı yolda, kutup yıldızının parıltısı altında insanlığı sevgiyle kucaklamaya kararlı yol arkadaşlarıyız. Bu yol hepimizin yolu, bu yol herkesin yolu. Gelin! Yolumuzun önündeki engelleri kaldıralım, yolumuzu sevgiyle, birlikle aşalım. Birlikte olalım, oldukça doğalım.

Diğer Yazılarımız